SKH ve İnsan Hakları

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile insan hakları beraber ele alınması gereken, yoğun bağlantıları olan iki konudur. SKH de, insan hakları gibi, evrensel ve bölünmez kabul edilmektedir. SKH’nin önemli bir çoğunluğu (ki bazı analizlere göre bu oran%90’a ulaşmaktadır) uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve mekanizmalarında detaylandırılan insan hakları standartları ile birebir bağlantılıdır.

İnsan hakları konusu, aynı zamanda, SKH’nin Binyıl Kalkınma Hedefleri (BKH) ile arasındaki bir farka daha vurgu yapmaktadır. BKH, özellikle de az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki sosyal ve ekonomik haklara odaklanmışken, medeni ve siyasi haklar ile gelişmiş ülkelerdeki haklar büyük çoğunlukla göz ardı edilmişti. SKH’nin bütüncül yapısı ise bu eksikleri, büyük oranda, tamamlamıştır. Böylece SKH yalnızca az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için değil gelişmiş ülkeler için de yol almaları, çalışmaları gereken konular ve alanlar açmakta, tüm ülkelere tüm hedeflere ulaşmaları için uygun yollar önermektedir. (İnsan hakları bağlamında eksik kalan noktalara yazının ilerisinde değinilecektir.)

SKH’nin siyasi bildirgesi 2030 Gündemi, SKH’nin BM Kuruluş Bildirgesi, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi ve diğer uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve mekanizmalarından temellendiğini açıkça belirtmektedir. 2030 Gündemi ayrıca, şimdiye kadar BM belgelerindeki geniş bir ayrımcılık yapmama kriterleri listesi barındırmakta ve “tüm devletlerin…. ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi ya da farklı bir fikir, ulusal ya da toplumsal köken, mülk, doğum, engellilik ya da diğer durumlar sebebi ile ayrımcılık yapmadan, tüm insanlığın insan hakları ve temel özgürlüklerine saygı duyma, koruma ve ilerletme konusundaki sorumlulukları”na vurgu yapmaktadır. Gündem ayrıca SKH’nin devletlerin uluslararası hukuk alanındaki yükümlülüklerini uygun şekilde hayata geçirilmesi gerektiğini belirtmektedir.

Günümüz toplumundaki nüfus hareketlerinin yoğunluğunu göze alarak SKH göçmenlerin hem geldikleri, hem de halihazırda yaşadıkları ülkelere katkılarının önemine de değinmiş, tüm göç süreçlerinde kişilerin statülerinden bağımsız olarak insan haklarına saygı gösterilmesi ve haklarına erişebilmelerine açıkça vurgu yapmıştır. Tam da bu sebeple insan hakları sözleşmeleri ve mekanizmaları SKH’nin uygulanması için önemli bir kılavuz niteliği taşımaktadır.

SKH ile insan hakları mekanizmalarını bağlantılı olarak düşünmenin bir diğer avantajı ise SKH devletler tarafından siyasi iyi niyete dayalı olarak kabul edilmiş bir mekanizma iken insan hakları sözleşmelerinin uluslararası hukukun bir parçası olmasıdır. SKH de, insan hakları mekanizmaları ile bağlantısı kurularak kullanıldığı oranda uluslararası hukuk bağlamında tartışılabilecektir. Zaman içerisinde genişlemiş, ancak bazen de yorucu derecede bürokratikleşmiş insan hakları mekanizmaları da SKH ile desteklenerek sürdürülebilir kalkınmaya gösterilen artan kaynak ve kamuoyu ilgisinden destek alabilirler. SKH süreci ve mekanizmaları, aynı zamanda, devletlerin insan hakları konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmeleri için veri toplama, analiz etme, insan hakları mekanizmalarına taraf olma ve yükümlülükleri yerine getirme gibi konularda kapasitelerini geliştirme konusunda da destek verebilir.

Ayrıca devletler ulusal bağlamda SKH’nin hayata geçirilmesi için kendilerine bir yol çizerken halihazırda var olan uluslararası ve bölgesel insan hakları sözleşmeleri ve mekanizmalarının temellerinden feyz alabilirler. Özellikle bu sözleşmelerin zorunlu gözden geçirme mekanizmalarının olması (SKH bağlamında gözden geçirmeler gönüllülük temelinde gerçekleşmektedir) hem SKH hem de insan hakları standartları bağlamındaki ilerlemenin düzenli aralıklarla takip edilmesi, bu takip sırasında yapılacak raporlamaların birbirini desteklemesi ve verilecek tavsiye kararları ile ülkelerin SKH’yi gerçekleştirmesinde yol gösterici olacaktır. Böyle bir süreç, ayrıca, hem sürdürülebilir kalkınma süreçlerinin hem de ülkedeki insan hakları gündeminin daha etkin, bütüncül ve hesap verebilir bir şekilde ilerlemesine katkıda bulunacaktır.

İnsan hakları bağlamında ise ülkelerin henüz taraf olmadıkları insan hakları sözleşmelerine ve mekanizmalarına taraf olmaları SKH altındaki yükümlülüklerini yerine getirmek için de destek olacaktır. Ayrıca, SKH’nin gönüllü gözden geçirme mekanizması sırasında sivil toplumun bu süreçte insan hakları standartlarına ne denli bağlı kalındığına dair yapacağı değerlendirmeler de iki konunun birbiri ile bağlantısının kurulması açısından çok değerli olacaktır.

Ancak tüm bu gözden geçirme süreçleri için elde ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeylerde, güvenilir, güncel, ayrıştırılmış veri bulunması son derece önemlidir. BM Ekonomik ve Sosyal Konsey’i SKH konusundaki gelişmelerin izlenmesi için SKH Göstergeleri’ni kabul etmiştir. Göstergelerin insan haklarına duyarlı şekilde yorumlanmasının yanında, verinin toplanması, analizi ve dağıtılması süreçlerinin de insan haklarına uygun biçimde ele alınması ve insan hakları hukuku içerisinde yasaklanan tüm ayrımcılık temellerinde verinin ayrıştırılmış olması ve analizi mümkün kılması son derece önemlidir. Ancak bu, birçok ülke için, veri toplama sürecinde kapasite arttırılması, yeni yöntemlerin geliştirilmesi, yeni bakış açılarının ve araçların kullanılmasını gerektirebilir. Bu noktada sivil toplumun sunacağı bakış açıları ve yöntemler ulusal istatistik mekanizmaları için de ufuk açıcı olabilecektir.

Sürdürülebilir kalkınma ve insan hakları bağlantısını vurguladığımızda ele alınması gereken bir diğer önemli nokta bu süreçlerde özel sektörün rolü ve yükümlülükleri olmalıdır. Veri toplama, veri analizi, ve sürdürülebilir kalkınmaya dayalı uygulama süreçlerinde, çok uluslu şirketler dahil, özel sektörün insan hakları altındaki yükümlülüklerinin göz ardı edilmemesi, şeffaf ve hesap verebilir süreçler ile takip edilmeleri de önemli olacaktır.

SKH ile insan hakları mekanizmalarının bağlantısının kurulmasının bir diğer önemi de SKH gündemi içerisinde eksik kalan noktaların bu bağlantılar ile giderilmesi olacaktır. SKH, benzeri bir çok belgeye göre, toplumun farklı kesimlerini kapsayıcı bir belge olsa da LGBTI+ bireylere ve azınlıklara açık bir vurgu yapmamıştır. Hedef 5.6’da cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve haklarından bahsedilmiş, ancak cinsel haklar göz ardı edilmiştir. Bazı hedeflerde (örn. 5.a ve 16.10) “ulusal hukukun gerektirdiği ölçüde” şeklinde kısıtlanan hedefler, bazı ülkeler için, bu alanlardaki uluslararası hukukun gerisine düşme riski taşımaktadır. Bunun yanında bir çok hedef, insan hakları perspektifi göz ardı edilerek hayata geçirildiğinde, farklı hakların, toplulukların, grupların zarar görmesine sebep olma riski taşımaktadır. Bu sebeple SKH’nin bütünsel bir şekilde, insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısı ile hayata geçirilmesi 2030 hedeflerine ulaşabilmek için de son derece önemlidir.

Uluslararası insan hakları mekanizmaları SKH’nin kabul edilmesi ile birlikte hızla SKH ile kendi mekanizmalarının standartları ve yöntemleri arasındaki bağları kurmaya ve gerekli durumlarda vurgulamaya başlamışlardır. Örneğin BM Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’nin Uzman Grubu (CEDAW Komitesi) 2016 yılında Türkiye’nin Sözleşme altındaki 7. Gözden geçirmesi sonrasında yayınladığı Nihai Görüşler’inde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden destekleyici bir belge ve mekanizma olarak bahsetmiş ve Paragraf 56’da Türkiye’nin 2030 Gündemi ve SKH’yi toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden uygulamaya koymasını önermiştir.  

CEDAW Türkiye 7. Gözden Geçirmesi Nihai Görüşleri’ne suradan ulaşılabilir: https://tbinternet.ohchr.org/_layouts/treatybodyexternal/Download.aspx?symbolno=CEDAW%2fC%2fTUR%2fCO%2f7&Lang=en